Son Güncelleme: 1 Ağustos 2013 11:57 Antepli ikiz şefler Yunus Emre ve Ömür Akkor, yemek yapmayı babaannelerinden öğrenmiş. İkisi de Ortadoğu ve Doğu Akdeniz mutfakları üzerine uzman ama teknikleri farklı. Akkorlar, “Biz birlikte çalışamayız, belki 40’ımızdan sonra…” diyorlar.
Ömür ve Yunus Emre Akkor kardeşler, 1975 Kilis doğumlu. Tek yumurta ikizlerinden Ömür Akkor, 15 dakika daha büyük. Daha doğrusu, çocukken çok karıştırıldıkları için ‘Ömür olduğu sanılan kardeş,’ daha büyük diyebiliriz! Onlar çok küçük yaştan itibaren, babaannelerinden yemek yapmayı öğrenmişler. “Babaannemiz çok titiz bir kadındı, iki-üç günde yaptığı yemekler olurdu,” diyorlar. Altı yaşlarına kadar Gaziantep’te yaşamışlar. Daha sonra İstanbul’a taşınmışlar. O sıra babaları, Hacısayitoğlu markasıyla baklavacılık yapmış ama onlar bu işe hiç ilgi duymamış, akılları fikirleri yemekteymiş. Derken Ömür, iktisat okumaya Bursa’ya, Yunus Emre de askerlik sonrası Antalya’ya şantiyecilik yapmaya gitmiş. Ardından ailece Bursa’da buluşup, Semsek adıyla Antep mutfağı ağırlıklı bir restoran açmışlar. Anne-babalarıyla birlikte yakın zamana kadar işletmişler Semsek’i. Bu arada Ortadoğu ve Doğu Akdeniz mutfakları üzerine araştırmalar yaparak kendilerini geliştirmeye başlamışlar ve bu alanda uzmanlaşmışlar. Hatta Osmanlı döneminde yapılan yemeklerin orijinal tariflerini bulabilmek için özel ders alıp Osmanlıca öğrenmişler. Mimar olan ablaları da çok iyi Osmanlıca bildiği için onlara orijinal tarif çeviriyor. Şu sıralar Yunus Emre Akkor ve ablası Zeynep, Osmanlı’da yapılan balıklar üzerine bir kitap hazırlığında. Ömür Akkor ise üç yıl boyunca Türkiye’nin 68 ilini gezip her yörenin yemeklerini tadarak öğrenmiş. Bu yıl içinde de, Bursa yemeklerinin hiç tanınmadığını düşündüğü için, beş yıllık bir araştırmanın sonucu olarak Bursa Mutfağı adlı bir kitap çıkarmış. Şu ana kadar bu ikiz şeflerin birlikte çok güzel çalıştığını düşünmüş olabilirsiniz. Ancak yanıldınız, onlar birlikte çalışamıyorlar. “Biz aynı mutfak kültürü üzerine çalışıyoruz ama teknikte ayrılabiliyoruz. Bir de kardeş anlaşamamazlığı diyebiliriz aslında,” diyor Ömür Akkor. Kendisi şu sıralar Bursa’da, Sui Çukurköşk adlı restoranın mutfak danışmanlığı ve şefliğini yapıyor, bir yandan da araştırmalarına devam ediyor. Yunus Emre Akkor ise İstanbul’da, 50-60 kişilik gruplara butik catering hizmeti veriyor.
İyi şef olmanın sırrı nedir sizce?
– Ömür Akkor: En önemlisi malzeme. İyi malzemeniz varsa gerisi yalan. Elinizin ayarı biraz etkiler, yemek tarifleri etkiler ama iyi malzeme alırsanız pazardan, kasaptan tamamdır. Yerel malzemeler özellikle. Biz baharata çok önem veriyoruz. Ben dal olarak getiriyorum çoğunu, ayıklayıp kendimiz çekiyoruz. Mesela Gemlik’ten aldığım zeytinyağını Bursa mutfağından bir yemekte kullanırım. Ayvalık’tan aldığım bir zeytinyağını kullanmam.
– Bu kadar geziyorsunuz, yiyorsunuz… En beğendiğiniz mutfak Antep mi?
– Ö.A: Hayır, Çorum. 68 il gezdim. Türkiye’de eşi benzeri yok Çorum’un.
Ne var Çorum mutfağında?
– Ö.A: İtina var. Oradaki Katipler Konağı’nın sahipleriyle tanışmanızı isterim. Mesela un kullanıyor kurabiye için, yağmur durumuna göre ununu değiştiriyor. Bunu yapan bir şef yok dünyada. O sene yağmur yağdıysa şu un, şu kadar yağdıysa bu un gibi. Ama sonuç o kadar iyi ki… Ben oraya ilk gittiğimde bir börek yedim ve ‘Bu dünyanın en iyi böreği galiba,’ dedim. Bir sene sonra bir arkadaşımla yiyorum, ‘Bu galiba dünyanın en iyi böreği,’ dedi. İnsanlar bilmiyor ama Çorum dünyanın en iyi mutfağına sahip. Onların çok özel bir yemeği var İskilip dolması diye. Onun yanında sirkeli cacık yapıyorlar. Ben o cacığı yapıyorum, bir türlü olmuyor. En sonunda ustası bana bir gün o sirkeyi tattırdı, öyle bir sirkeydi ki onu neyin içine koyarsan güzel olur. Benim kullandığım bütün sirkeleri çöpe at yani.